24 Ekim 2015 Cumartesi

Chelsea Otel’de bir Polaroid

1946 yılında Queens’de dünyaya gelen Robert Mapplethorpe, Pratt Enstitüsü’nde resim, çizim ve heykel eğitimi aldıktan sonra, Joseph Cornell ve Marcel Duchamp gibi sanatçıların eserlerinin etkisiyle, dergi ve kitaplardan kestiği görseller ve farklı malzemeler kullanarak mix-media kolâjları denedi.  1970’de aldığı Polaroid kamerasıyla fotoğraflar çekmeye başlayan Robert bu çekimleri kolajlarında kullandı. Aynı yıl Patti Smith ile beraber Chelsea Otel’e taşındı. İlerleyen zamanlarda kendi çevresinde olan ve tanıdıklarının aracılığı ile ulaştığı ünlülerin, müzisyenlerin, porno film yıldızlarının ve New York yeraltı üyelerinin fotoğraflarını çekti.

Biraz genç Morrison'a benziyor gibi bu fotoğrafında..


Robert Mapplethorpe & Patti Smith


Erkek ve kadın çıplaklığının stilize kompozisyonları, narin çiçek natürmortları ve ünlülerin stüdyo çekimleri kendisine ait karakteristik çalışmalar arasında. Fotoğraf sanatına kattığı 20”x24” Polaroid, fotogravür, kağıt ve keten üzerine platin baskı ve renkli baskılar üzerine uyguladığı Cibachrome ve boya transfleri yaratıcılığının eserleri oldu. Her fotoğrafı bir bütünlüğün parçası gibi.


Javier, 1985


“Böylesi daha gerçek”

Leather Crotch, 1980

 
Debbie Harry, 1978

Arnold, 1976


Bir Chelsea Otel klasiği...

Kışkırtıcı, dürüst ve cesur fotoğrafları ile Mapplethorpe,  20. Yüzyılın en önemli fotoğraf sanatçıları arasında kabul ediliyor.Yakalandığı AIDS sonucu 43 yaşında hayatını kaybetti.

17 Ekim 2015- 14 Ocak 2016 tarihleri arasında Connecticut Wadsworth Atheneum Müzesi’nde devam edecek olan Warhol& Mapplethorpe: Guise & Dolls programları ile Mapplethorpe yankıları sürecek.

 
Andy Warhol, 1986


Deborah Harry, 1978

Lisa Lyon, 1982
Orchid, 1987

Two Tulips, 1984


Two Men Dancing, 1984

Patti Smith, 1978

23 Ekim 2015 Cuma

Işık Şehri’nin en tatlısı: Éclair

Île de France; moda devrimlerinin başkenti, yazarların, yönetmenlerin, ressamların, heykeltıraşların, mimarların ilham merkezi, romantizmin sözlük anlamı, lüks Ville Lumière. Paris dendiğinde aklıma gelen onlarca şey arasında elbette tatlı lezzetleri ve eşsiz sunumları ile butik pastaneleri de var. Ekler ve makaron, vanilya kokulu lüks pastanelerinin yerleşik sembolleri. Bu pastanelerde sunulan her bir ekler, renkli ve gösterişli birer sanat eserinden farksız.

Bazı tarihçilere göre, 19. yüzyılın ortalarında dünyanın ilk tanınmış şeflerinden biri olan Antonin Carême'in icadı. Etimolojik olarak ise ekler kelimesi şimşek ışığı anlamına gelmekte. Çünkü maalesef çok çabuk bitiyor.

Ve günümüzde Paris’e gidildiğinde eklerleri ile sanat yaratan, mutlaka ziyaret edilmesi gereken pastaneler; Fauchon, L‘Atelier de l’Éclair, L’Éclair de Génie ve La Pâtisserie des Rêves olarak listeleniyor. Fiyatlar €5-€8 aralığında. Ekler severlere tatlı ve tuzlu pek çok çeşit sunuluyor. Aralarından sadece Fauchon’un İstanbul’da şubesi var. (Zorlu Center & Akasya AVM)  Ekler krizi tutan ve birkaç saat içinde Paris'e gidemeyenler için süper! :)

Fauchon şehrin baş sembollerinden 

 
 

http://www.fauchon.com/en/

L‘Atelier de l’Éclair’in tatlı ve tuzlu küçük eklerleri
 
 
 
 

 

 
http://www.latelierdeleclair.fr/

En yaratıcı L’Éclair de Génie özel lezzet kombinasyonları ile meşhur

 
 

 
La Pâtisserie des Rêves – Hayallerin Tatlıcı Dükkanı
 

 

Ben kendi eklerimi kendim yapmak istiyorum diyenler! Ladurée’nin tarifiyle hazırlanan vanilyalı eklerin videosuna bir göz atabilirsiniz.
 

22 Ekim 2015 Perşembe

Yeraltı Kahramanı Bukowski

50’ler ve 90’lar arasında yazdığı şiir ve düzyazılarını Amerikan toplumundaki haksızlıkları ve ahlaksızlıkları anlatmak için kullanan sıra dışı bir akla sahip Charles Bukowski.

Yazdıklarını her ne kadar kendi dönemi ve yaşadığı olaylar şekillendirmiş olsa da bireysel olarak hissettirdikleri zamansız bir yazar. “Ben de aynen böyle hissediyorum, düşünüyorum!” dedirten yazılarında duygularını ve düşüncelerini basitçe, çok kafa yormadan ifade etmiş aslında. Biraz sarhoş, edepsiz ve vurdumduymaz ama dürüst ve üstün bir akla sahip. Bu sebeple eserleri yıllar geçse de eskimeyecek, filmlere konu olmaya devam edecek, yeni sanatçılara ilham verecek.

Bazen bildiklerimizi unuttuğumuz anlar gelir ve karşımıza çıkan birkaç cümle bizi sarsmaya, kendimize getirmeye yeter. Bukowski rahatsız edici ama vazgeçilemeyen ve cesaretlendiren bir arabulucu gibi. Ardında bıraktığı bu kalite sayesinde asla unutulmayacak.
 
 

Hayat böyle deliler ve entelektüellerle dolu ama en çok ta kendini kabul ettirmeye çalışanlarla


Maintain yourself

No baby, don't find new excuses

1987 yapımı Barfly filmine açıkça Bukowski'nin hayatından kesitler denmese de öyle olması muhtemel. Bir yapım harikası değil ancak Bukowski'yi daha yakından anlamak için seyredilebilir.



A "crutch" for inspiration: Sixth Symphony by Tchaikovsky
 

 

İstanbul Kahve Festivali başladı!

Güzel İstanbul'umuzun şahane noktalarından biri olan Haydarpaşa Garı'nda 22-25 Ekim tarihleri arasında sizi kafeinden bayıltana kadar kahve içmeye itecek mis kokulu bir organizasyon İstanbul Kahve Festivali.

 
Dünyanın 4 bir yanında yetişen farklı kahve lezzetlerini tadabileceğiniz festivalde baristaların şovları, kahve hikayeleri ve kahveye eşlik edecek her şey var.
 
1554'ten beri var olan ama pek bilinmeyen Kiva Han

Kuru Kahveci Mehmet Efendi'nin nostaljik vagonu

Cunda'nın taşta dövülerek elde edilen meşhur dibek kahvesi

Damla sakızlı & sade dibek kahveleri kahve lezzetini dolu dolu yaşatıyor

I am crazy in love with chalkboard

Starbucks'ın Türkiye pazarına yeni sunduğu Reserve deneyimi sadece Nişantaşı şubesinde

Yaptıkları işten etkilenmiş görünen baristaları ile Starbuck samimi gelmiyor

Sunumu başarılı ama Starbucks Reserve Ethiopia lezzet anlamında zayıf

En beğendiğim stantlardan biri olan Kronotrop stil bir kahveci

Paşabahçe
Festivalde ilk defa gördüğüm "Cold Brew" tekniği kahveyi laboratuvara sokarak inanılmaz lezzette soğuk kahveler elde edilmesini sağlıyor. Ancak cold brew içebilmek için en az 6 en çok 24 saat sabretmek gerekiyor.


MOC
Coffeeshop Company

Drip Coffee İst
 
Trendy wood neck, cam ve porselen kahve demlikleri hemen hemen her yerde. Bu yöntemle hazırlanan kahveleri pişirmesi de izlemesi de büyük keyif.




Çok fonksiyonlu kahve makineleri klasik müzik çalgıları kadar klas görünüyor.
 


Benim vazgeçilmezim ise bana düğünümde İtalyan bir hocam tarafından hediye edildiğinde tanıştığım Moka Pot. Bialetti'nin rengarenk moka potlarının hepsi arzu nesnesi.


Güzel festivalden diğer kareler...


Bizon Studio

Zen Ceramics




Kahve çekirdekleri ile kaplı minik Cinquecento






 
 

Kahve çekirdekleri ile fotoğraf banyosu deneyen sanatçı grubu Lonkoloj